Heyecanlıyım! Yatağımda yüzüstü uzanmış deli gibi yağan yağmurun ağaçlar arasındaki hışırtısını, çatıdaki tıpırtısını dinliyorum, kalbim de eşlik ediyor. Dum..Dum..Dum..
Elifin anlattığı bir hikayeyi anımsıyorum, kalp her atışında temizledipi kanın yüzde yirmibeşini kendisine alırmış, her hareketimizde kendimizi beslemek kalbimizi onurlandırırmış. Dum..Dum..Dum.. Kendini beslemeyen kalp organları besleyemezmiş ki.. Dum..Dum..Dum..
Nereden çıkıp geldin sen hikaye? Ne güzel ettin, hiç yoktun aklımda! Aklımda bu seneme tam da hayallerimdeki gibi girmiş olmamdan bahsetmem vardı. Önce ilk kez toplu bir destek çağrısına çıkmam, ellerim terleyip yüzüm kızarsa da iki ayağım üzerinde durup doğumgünümde kendime destek istemem ile sınırlarımın esnediğini söyleyektim. Dum..Dum..Dum.. Kalbim bilirmiş meğer.
Sonra çocukluğumdan beri olan en heyecanlı çünkü en süpriz partiyi bana çaktırmadan organize eden (biraz çakmaya başlamış olsam da) hayatımın iki güzel başağı, uzaklardan dahi bana gökkuşaklı pastalar yollayan kır çiçeğim ve partimin iki (yaz çocuğu olarak doğumgünüm hep başkalarının tatillerime denk geldiğinden :)) konuğu ile ne kadar havalara uçtuğumu anlatacaktım. Anlatmış kadar oldum diyeyim. DUM..DUM..DUM..
Bugün ise doğanın ortasındayım,penceremden yağmur akıyor, çarşaflar beyaz, gök gri, ağaçlar nemli, ben heyecanlı.. Öyle güzel sözler ve dileklerle uyudum, uyandım ki! Varlığınoza şükürler olsun canım ailem, dostlarım, kardeşlerim! Sizi çoook seviyorum. Ve kendimi dee! İyi ki doğdum..dum..dum..dum.. Kendi şarkılarımızı söylemeye cesaret ettiğimiz bir yıl olsun!